Selfie çılgınlığı ve sosyal medyanın hayatımızı ele geçirmesi ile estetik cerrahinin dinamikleri de bir hayli gelişti. Bir dönem yalnızca ünlülerin yaptırdığı estetik cerrahi, ulaşabilirliği artarak hayatımızın bir parçası haline geliverdi. Yine çok yakın bir geçmişte kişiler estetik ameliyat olduklarını gizleme isteği duyuyorken bugün amelyat süreçlerinin hastalar tarafından blog ve vlog lar üzerinde keyifle ve heyecanla paylaşıldığı bir çağın içerisindeyiz.
Dünya genelinde en fazla yapılan estetik cerrahi ameliyatı meme büyütme ameliyatıdır. Bunu liposuction ve göz kapağı estetiği takip etmektedir. Kendi pratiğimde de aynı şekilde bir sıralamaya sahibim. Bu ameliyatların bu kadar popüler olmasına bağlı olarak da yine sosyal medya ve internet üzerinde en fazla bilgi bu amel yatlar üzerinde mevcut.
Meme büyütme operasyonu için yaptığım ön görüşmelerde hastalarıma süreci tüm detayları ile anlatmaktayım ve cogu zaman hastalarımın yaptıkları on araştırma sonucu edindikleri bilgileri de analiz etme fırsatı buluyorum. Bu surecte sunu farkettim ki, pek cok kişi aslında bu operasyonu gercekten istemesine rağmen, edindikleri yanlış bilgilere bağlı korkuyorlar ve bu operasyonu guvenilir bir estetik cerrahla karşılaşana kadar da erteliyorlar. Bu erteleme bazen yıllar sürebiliyor
Örnek vermek gerekirse, vücut kendisine ait olmayan bir cisim ile temas haline gelirse bu yapıya karşı savaş açar. Eğer bu yapıyı yok edemez ise de bu yapıyı karantina altına alır. Protez de bir yabancı cisim olduğuna göre bu cisme karşı da aynı reaksiyonlar meydana gelir ve bir karantina dokusunun protezi sarması ile bu süreç sonlanır. Biz bu karantina dokusuna kapsül diyoruz. Ve bu kapsülü de aslında seviyoruz çünkü ameliyat sonrası elde ettiğimiz sonucu muhafaza etmede oldukça buyuk bir öneme sahip. Ancak hastalara bu sureci anlatırken çoğu hastamda kapsül kelimesine karşı bir korku ve tedirginlik görüyorum. Halbuki onların tedirgin olduğu kapsül kontraktürü denilen ve uygun protez ve doğru teknik ile çoğu zaman önüne geçebildiğimiz bir yan etki. Bu durumun sebebi, kadınların internet üzerinde yaptıkları araştırmalarda, okudukları bloglarda kapsül dokusunun kotu bir doku olduğu izlenimi kazanmaları. Ve bu sebeple ameliyattan korkup kaçtığını söyleyen çok hastam oldu.
Sosyal medya ve selfie çılgınlığının mükemmel vücuda ulaşma arzusunu ateşlediği aşikar. Bunun sonucunda estetik ameliyatlar arttığı gibi özellikle fitness tarafında da ciddi bir artış var. Disiplinli bir diyet ve fitness ile kadınlar meme hariç vücutlarında istedikleri görüntüye kavuşabiliyorlar. Ancak meme estetiğinden, protez ameliyatı sonrası spor hayatlarında geri kalacakları korkusu ile uzak tutuyorlar. Fit bir vücuda sahip olduktan sonra hayalindeki memeye kavuşmak isteyen ancak spordan uzak kalacağı için bu ameliyattan korkan kadınlar için bir müjdemiz var. Ameliyattan hemen sonra hafif yürüyüşlere, 2 hafta sonra kardiyo egzersizlerine, 4 hafta sonra ağırlık kaldırma hariç tüm egzersizlere, 6 hafta sonra tüm egzersizlere dönüş serbest. Spora olan merakım sebebi ile özellikle fitness ile uğraşan hastalarımda egzersiz planlarını dahil birlikte hazırlıyoruz.
Yine yakın zamanda meme protezlerinin kansere sebep olduğu bir bilgi yayılmış durumda. Meme protezlerinin meme kanserine sebep olduğu doğru değildir. Bu bilginin aslı, protez çevresinde oluşan abartılı reaksiyon cevabının bir lenfoma türü ile olan (ALCL) benzerliğidir. ALCl yavaş seyirli bir lenfoma türüdür. Meme protezi çevresinde tanımlanmış olan bu hastalık ise ALCL den çok daha yavaş seyirli bir klinikte olup protezin çevresindeki kapsül dokusunun çıkartılması ile tedavi edilebilmektedir. Meme büyütme operasyonu düşünen kadınlar, dünya üzerinde protez ile meme büyütme veya meme rekonstruksiyon yaptırmış milyarlarca kadından yalnızca 680 kişide ortaya çıkan bu rahatsızlık ile ilgili en doğru bilgiyi ancak estetik ve plastik cerrahlarından alabilirler.